ALTINCI BÖLÜM’ün Birinci Kısmı
KISA BİR ÖN SUNU:
M. Şerif Şener/ Bu yazımda insanlara, 1994-1997 Yılları arasında, büyük zorluklarla ve güçlüklerle cebelleşerek, çok zor maddi imkansızlıklar içinde ‘’Adını Koyamadım’’ adlı, allegori bir yazım sanatıyla kaleme aldığım çalışmamı; İsveç’te orijinal yapılan basımdan, Altıncı Bölümü aktarmayı, bir nebzede olsa yaşanan ve yaşanmakta olunan insanımsı mahlukların icraatlarına, yaşama atılma amaçlarının çarpıklığına, içinden geldiğim toprakların özgülüne, realist roman tarzıyla betimleyerek yazmıştım. Ve bu gün bu yazımın altına bu Altıncı bölümü aktaracağım.
Ne var ki; bu kitabın orijinalini Türkiye’de bir türlü yayınlayamadım. Bana kitabın baskısını yayınlayabileceğini dolaylı yollarla ileten bütün yayın evleri, kitabımı kendilerine gönderdiğim andan itibaren ya ilişkilerini kestiler ya da ‘’Abilik’’ nasihatını yaparak bu kitabın yayınlanmamasının tavsiyesinde bulundular.
Kaygılarını anlıyordum, ne de olsa hepsi Agora meydanında biçim kazanan insanımsı sosyal ilişkilerin sonuçlarının yarattığı sefil, cahil yetmezliğinden yararlanarak geçimini sağlayıp bir etiketin altında kendi art niyetli emellerini yansıtıyordular ve bundan olacak sürü kitleler tarafından alkışlar ve övgüler alıyorlardı.
Kurulu düzenin kayda ve kurallarına çomak sokmanın zamanımıydı, hey ‘’İblis’’ herif. Zaten bu ‘’İblisliğimden’’ dolayı aynı kitabın orijinal baskısı olan 58’ci sayfada ‘’İblisin’’yer yüzüne, geliş temasını kurgulamıştım. Sitemlerinde bir anlamda ‘’haklıydılar’’
İnsanlığı konuşturmanın, insanın kendine dönmesinin, EVRENİN YARATTICISI OLAN YÜCE RABBİMİZİN bize bahşettiği doğuştan kazanımlarımız olan fiziksel kazanımların bilincine varmanın, insanın kendi seçme hakkı olduğunu, yine; YÜCE RABBİMİZİN bir mucizesi olan, beynimizle az çok yoğunlaşsak, her unutulanın ilk dersler olduğunu algılamamak için hiçbir neden yoktu/yoktur; bir an olayların kanlı mahşerinden ve lanetli gurur ve ihtiraslarından, ve göz kamaştıran maddi çıkarlarından arınmasını bilip, yaşamak için az ile yetinmesini bilenler için, yaşanan kirli tarihi algılamanın önünde hiçbir engel de yoktur.
Yeter ki; kalplerimizde kendi öz gelecek kuşaklarımıza, akıp giden yanılgılı zamanın, kendi bireysel özgülümüzdeki hayal dünyasında kanlı cehennem gelecekler sunmayalım; ne var ki; yine aynı Yazının devamını oku »
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.